23 Temmuz 2008 Çarşamba

pembe gözlüklerin sonu...
üç arkadaştan ikisi geldikleri mekanın güzelliğini seyrederken üçüncüsü gözüne ilişen boş sandalyeyi istemek için karşı masaya doğru ilerledi. adam tabiki alabilirsiniz derken yan masayı izleyen çocuğunun elini sıkı sıkı tutmasına bir anlam veremedi. çocuk babasının elini sıkarken masadaki kıza doğru yönelen adamı akşam izledikleri dizideki katile benzetti. kıza doğru eğilen adam birşey içermisiniz dedi. kız uzun zamandır bu mekanda birlikte güzel vakit geçirdikleri arkadaşını ne kadar özlediğini düşünürken onun en sevdiği içeceğin adını söyledi ve telefon numarasını çevirdi.
tamda bu sırada uzandığı yatağından çok sevdiklerini surlarının içine hapsetmiş şehri düşünürken arkadaşı, bu anı bölen şeyin uzun zamandır çalmadığı için melodisini unuttuğu telefonu olduğunu farketti. telaşla yatağından kalkarken elini çarptığı pembe gözlüklerinin düşüşünü hissedemedi. yavaşça yere düşen pembe gözlüklerden çıt diye bir ses atmosfere doğru yükseldi.
telefonunu kapattıktan sonra arkadaşı, tamda şimdi ihtiyacı olduğunu düşünerek pembe gözlüklerine yöneldi. yere düşüp kırıldığını gördüğü pembe gözlüklerinin bu kadar hassas olmasına bir anlam veremedi ve birkaç gündür hazırda bekleyen bir damla yaş saklandığı yerini terketti.
gökyüzündeki yerlerinden olan biteni izleyen iki melek birbirine bakarak bundan sonra olacaklar için endişelendi.

Hiç yorum yok: